4 yıl öncesine kadar, kardeş kanının döküldüğü Çeçenistan'da artık savaş gündemden çıkmış durumda. Bölgede savaşın izleri siliniyor, eğitim kurumları hızla açılıyor. Hacı Ahmet Kadirov Camii'nin açılışı ise farklı bir atmosferde oldu.
Seyfullah TÜRKSOY'un izlenimleri
400 yıldır kan ve gözyaşıyla sulanan, tarihin en acı sürgün dramlarına sahne olan Çeçenistan, son 4 yıldır huzurlu ve istikrarlı bir dönem yaşıyor. Kafkasya’nın kalbinde yaşanan bu sürece aslında, Çeçenistan’ın manevi dirilişi de demek mümkün.
Türkiye’de ve dünyanın farklı bölgelerinde bazı marjinal radikal grupların yaptığı olumsuz propagandanın aksine, Çeçenistan’da halkla devlet kucaklaşmasının güzel bir örneği yaşanıyor.
Birkaç gün önce Türkiye’den çok değerli bir heyetle birlikte, Çeçenistan’a giderek orada yaşanan bazı güzelliklere yakından şahit olduk.
Daha önce başkent Grozni’de hizmete açılan ve Osmanlı-Türk mimarisiyle inşa edilen 10 bin kişilik ihtişamlı Hacı Ahmet Kadirov Camii’nin ardından bu defa yeni camilerin açılış heyecanını yaşadık. 5 Ekim tarihinde Kurçaloy, Hosiyurt, Gudermes ve Grozni’de tamamen Osmanlı mimarisiyle ve Türk ustalar tarafından yapılan 4 cami ibadete açıldı. Aynı gün, Kafkasya’da Kadiri tarikatını yayan Kunta Hacı hazretlerinin validesi Hedi Ana’nın türbesinin onarılarak ziyarete açılmasının heyecanına da ortak olduk.
Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof.Dr.Süleyman Ateş, Dinayet İşleri Eski Başkan Yardımcısı Hamdi Mert, şair-yazar Yavuz Bülent Bakiler, dış politika yazarı Mustafa Özcan, Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur, Gönüllü Teşekküller Vakfı Başkanı Necati Ceylan, Kafkas-Çeçen davasının öncü isimlerinden Abdurrahman Özdil gibi değerli isimlerin de yer aldığı heyetimiz, orada bulunduğu 4 gün zarfında pek çok bölgeyi ziyaret edip yetkililerden ayrıntılı bilgi alma imkanı buldu.
İstanbul’dan hareket edip Nalçık üzerinden Grozni’ye vardığımızda, Sultanahmet Camii’ne benzerliğiyle dikkat çeken Ahmet Hacı Kadirov Camii’nın ışıl ışıl ortamında soluklanıp, Hosiyurt köyüne doğru yola çıktık. Hosiyurt, Cumhurbaşkanı Ramzan Kadirov’un köyü. Bu köy, geçmiş yıllarda pek çok İslam alimi yetiştirmesiyle ve ehl-i sünnet itikadına sıkısıkıya bağlı muhafazakar yapısıyla öne çıkan bir yer…
CUMHURBAŞKANI MÜEZZİNLİK YAPTI
Köyde tatlı bir heyecan vardı. Sabah namazı vaktinde, Cumhurbaşkanı Kadirov’un merhum dedesi hacı Abdulhamid efendi adına yaptırılan küçük ama çok ihtişamlı bir camiinin açılışına katıldık. Bizi önce, Cumhurbaşkanı Ramzan Kadirov’un Çeçenistan İslam Alimleri Meclisi Başkanı olan amcazadesi Hoca Ahmad Kadirov karşıladı.
Ardından Ramzan Kadirov geldi ve Türkiye’den gelen misafirlerle yakından ilgilendi. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hamdi Mert’in okuduğu sabah ezanının ardından Çeçenistan Alimler Meclisi Başkanının kıldırdığı namaz esnasında 33 yaşındaki genç Cumhurbaşkanı Ramzan Kadirov’un da müezzinlik yapması dikkat çekti.
Ardından diğer açılışlara katıldık. Hosiyurt’tan sonra Grozni’de yeni bir cami daha açıldı. Cumhurbaşkanı Kadirov, Türkiye’ye ve bu muhteşem Osmanlı camilerinin Çeçenistan’da yükselmesinde emeği geçen Türk ustalara olan vefa duygusunun ve sevgisinin güzel bir nişanesi olarak bu camiye Konyalı kubbe ustası Adem Çınar’ın adını vermiş. 4 yıldır Çeçenistan’da çok sayıda caminin yapımında emeği geçen ve Cumhurbaşkanının güvenini kazanan Adem Çınar, açılışta sessiz gözyaşları döküyordu. Daha sonra İrishanyurt köyüne gittik.
Kafkasya’da Kadiri tarikatının yaygınlaşmasına vesile olan tasavvuf alimi Kunta Hacı hazretlerinin validesi Hedi Ana’nın kabri, Cumhurbaşkanı Ramzan Kadirov’un talimatıyla, Türk ustalar tarafından baştan başa onarılmış. Yanıbaşında da bir zikirhane yapılmış. Yakın uzak köylerden yüzlerce Çeçen’in orada toplandığını gördük. Adeta bir askeri düzen içerisinde geniş bir halka oluşturmuş geleneksel kadiri zikrini ifa ediyorlardı.
Çeçenistan’daki Kadiri zikirleri gerçekten çok etkileyicidir. Nitekim, heyetimizde bulunan herkesin tüylerinin diken diken olduğunu hissettim. Yavuz Bülent Bakiler, uzun süre büyük bir hayranlık duygusuyla ve yaşlı gözlerle bu manzarayı izledi. “İşte Çeçenleri ayakta tutan bu ruh. Ben bu zikir halkasında yüzlerce Şamil gördüm” derken oldukça heyecanlıydı. Türbenin yanıbaşında Kadiri zikri ruhlarımızı kuşatırcasına devam ederken, türbenin içinde de ayrı bir heyecan yaşanıyordu. Kabrin etrafında bir halka oluşturulmuş dualar okunuyordu; Cumhurbaşkanı Kadirov gözyaşı döküyordu…
KUNTA HACI’YLA MANEVİ DİRİLİŞ
Kunta Hacı, Çeçenler için en az İmam Şamil kadar önemli bir şahsiyettir…
İslam dinini Kafkas örfü ve Kafkasyalı karakteriyle özdeşleştiren ve örfi içtihatlar koyan Kunta Hacı, Kadiri ekolünün bu bölgedeki son icazet sahibi önderi kabul ediliyor. O, yıllar süren baskı ve sürgünlere rağmen, Çeçen halkının benliğini, kimliğini korumuş olmasında başrol oynayan bir şahsiyettir.
3 ocak 1864’te Ruslar tarafından tutuklanarak, İmam Şamil’in esaret günlerini geçirdiği Kaluga’ya götürülen Kunta Hacı, Kafkasya’da tasavvuf geleneğinin en önemli ismidir. O nedenle her Çeçen’in yüreğinde çok özel yeri vardır.
İçinde bulunduğumuz 2009 yılının aslında Çeçenistan’da Kunta Hacı Yılı” olduğunu da söylemek mümkündür. Bir süre önce başkent Grozni’de Kunta Hacı İslam Üniversitesi açılmıştı. Açılışa Kafkasya’nın ve Rusya’nın tanınmış din alimleri katılmış ve hatta Rusya Federasyonu Başbakanı Putin de bir kutlama mesajı göndermişti.
Şimdi ise Kunta Hacı’nın validesi Hedi Ana’nın kabri onarılmış ve ziyarete açılıyordu. Kurçaloy şehrinde ise Kunta Hacı’nın adını taşıyan 5 bin kişilik ihtişamlı bir Osmanlı Camisinin daha açılışına katılma imkanı bulduk. Çeçen halkının milli ve manevi kimliğinin korunmasında çok önemli bir rol oynayan Kunta Hacı, 21. yüzyılda yeni bir manevi diriliş hamlesinde yeniden öne çıkıyordu.
Genç Cumhurbaşkanı Ramzan Kadirov’un Kunta Hacı’ya olan muhabbeti ve sadakatinin aslında çok köklü temelleri bulunuyor. Zira, Cumhurbaşkanı Kadirov’un merhum babası Ahmet Hacı , dedesi Hacı Abdulhamid, büyük dedesi Hacı Abdulkadir ve onun da babası Hacı İlyas Kadiri tarikatına mensuptu. Cumhurbaşkanının büyük dedesi Hacı İlyas, Kunta Hacı’nın en yakın müritleri arasında yer alıyordu ve vefat ettiğinde cenaze namazını bizzat Kunta Hacı kıldırmıştı. Öyle anlaşılıyor ki, Cumhrbaşkanı Ramzan Kadirov, önümüzdeki yıl da Kunta Hacı’yı genç nesillere daha iyi tanıtmak için pek çok çalışmaya öncülük yapacak.
GROZNİ, EN HIZLI GELİŞEN ŞEHİR
Çeçenistan’da bir yandan anlatmaya çalıştığım bu manevi diriliş hamleleri yaşanırken diğer yandan da ülkedeki imar ve gelişme her alanda devam ediyor. Grozni’nin genç ve çalışkan belediye başkanı Muslim Huçiyev’in birleşmiş Milletler Teşkilatının raporuna dayanarak
verdiği bilgilere göre, dünyada en hızlı gelişen 10 şehir içinde Grozni 1. olmuş. Grozni’deki büyük değişimi yerinde gördüğümüz için bu rapora şaşırmadık. Gerçekten de şehir son 3 yılda baştan başa değişmiş.
Savaşın yakıp yıktığı, bütün evlerin bomba ve kurşunlardan nasibini aldığı virane şehir Grozni, şimdi ışıl ışıl. Şehrin her yerinde güvenle ve huzurla dolaşabiliyorsunuz.
Yollar, evler, binalar, okullar, hastaneler yenilenmiş. Şimdi gökdelenler, villalar yükseliyor…
En önemlisi de Çeçen halkının birlik ve beraberliği giderek artıyor.
KUMUK KÖYÜNDE DUYGULU ANLAR
Çeçenistan’da hepimizin ortak kanaati, eğitime çok büyük önemin verildiği yönünde.
Ziyaret ettiğimiz her okulda bunu gördük. Kumuk Türkleri’nin yaşadığı Bomartyurt köyünde ise çok duygulu anlar yaşadık.
Bundan yaklaşık 4 ay önce ekibimle beraber bu köyü ziyaret etmiştim ve köyün bazı ihtiyaçları vardı. Daha sonra Bomartyurt’u ziyaret eden Cumhurbaşkanı Ramzan Kadirov,
70 yıldır hizmet veren köy okulunun çok eskidiğini ve yetersiz kaldığını öğrenince
buraya 3 ay içerisinde modern bir okulun, yolların ve hastanenin yapılması talimatını vermiş.
Türkiye’den gelen misafirlerle birlikte o köyü ziyarete gittiğimizde gördük ki,
Cumhurbaşkanı sözünü tutmuş ve köye emsallerine büyük şehirlerde bile zor rastlanacak modern bir okul yaptırmış.
Köylüler, öğrenciler, öğretmenler hepimizi sevgiyle karşıladılar. Yediden yetmişe tüm Kumuk Türkleri, kendilerine her türlü desteği veren Cumhurbaşkanı Ramzan Kadirov’a dua ediyorlar, “Allah ondan razı olsun” diyorlardı.
(Daha sonra öğrendik ki, Kumuk köyünü ziyaretinin ardından, Cumhurbaşkanı Ramzan Kadirov, 145 köyü daha ziyaret etmiş ve bu köylerdeki okulların tamamını yenilemiş, modern binalarla ve gereçlerle donatmış.)
Okulu ziyaretimiz sırasında küçük bir Kumuk kızının okuduğu dua, hepimizi çok duygulandırdı. Şair Yavuz Bülent Bakiler, yere yığılarak hıçkırarak ağladı. Süleyman Ateş’ten Hamdi Mert’e kadar hepimizin gözleri nemliydi.
Gördüğümüz o ki, Çeçenistan’da yaşayan Çeçenler kadar, Kumuklar da Nogaylar da Ahıskalılar da Cumhurbaşkanı Kadirov’dan ve ülkedeki huzur ve barış ortamından
çok memnun. Halkla devlet arasında örnek bir kaynaşmanın sağlandığını görmek hepimizi sevindirdi.
300 BİN ŞEHİT VERİLDİ
Çeçenistan’da halen 1 milyon 100 bin kişi yaşıyor. Çeçen halkı, yıllarca süren 1. Savaş ve 2. Savaş sırasında yaklaşık 300 bin şehit verdi. Tarihte bu kadar büyük acılar çeken kaç ülke vardır? 1944 yılında Sovyet Diktatörü Stalin’in sürgüne gönderdiği 600 bin Çeçen’in neredeyse yarısı yollarda hayatını kaybetmişti. 90’lı yıllarda yaşanan savaş sırasında verilen kayıplar ülke nüfusunun dörtte birini oluşturuyor!
Bu kahraman halk 1. Savaşta Cahar Dudayev’in önderliğinde, dönemin Çeçenistan Müftüsü Ahmet Hacı Kadirov’un cihat ilan etmesiyle şanlı bir direniş destanı yazdı. Onbinlerce şehit verdi ama pek çok kazanımlar da elde etti. 1996’da Rusya Hükümeti’yle dönemin Çeçenistan Devlet Başkanı Aslan Mashadov arasında bir barış anlaşması imzalanmıştı.
Bu anlaşmanın hükümlerine göre, Rusya Federasyonu belli bir süre sonra Çeçenistan’ın bağımsızlığını tanıyacaktı. Varılan anlaşma, cihat sırasında onbinlerce evladını şehit veren Çeçen halkı için de bir toparlanma dönemi olacaktı. Ne var ki, Vehhabilik ideolojisinin
tesirinde kalan bazı Çeçen önderler bu anlaşmayı tanımayarak Müslüman bir ülke olan Dağıstan’a saldırdılar. Ardından çok sayıda provokatif olay cereyan etti.
Pek çok yerde- sözde- şeriat mahkemeleri kurularak halka ve dünya televizyonlarına açık vahşi infazlar gerçekleştirildi. Ergenekonvari bu tür olaylar, Rus derin devletine altın tepsi içerisinde tarihi bir fırsat sunmuş oldu. Çeçenler, dış dünyaya yansıyan bazı korkunç görüntülerin etkisiyle haklıyken haksız duruma düştü ve uluslar arası desteği büsbütün kaybetti.
Dönemin Müftüsü Ahmet Hacı Kadirov, o dönemde muhalif grupları ve Vehhabileri sürekli ikaz etmiş ve anlaşmaya sadık kalmalarını istemişti. Ne yazık ki Ahmet Kadirov’un bütün çabalarına rağmen, korkulan olmuş ve Çeçen halkı adeta ateşin içine itilmişti. 1. Savaş sonrası varılan anlaşmayla üslerine dönen Rus ordusu, ağır silahlarla eşliğinde yeniden Çeçenistan’a girdi. Adeta kan ve ölüm kustu. Bilanço korkunçtu. Onbinlerce şehit, onbinlerce yaralı, yakıp yıkılan şehirler. Çeçen gruplar arasındaki ihtilafın kısa özeti budur. Bugün geriye dönüp bakıldığında, vicdan ve muhakeme sahibi hemen herkes, keşke 2. Savaş hiç olmasaydı diyor.
MASHADOV’UN KORUMASI ANLATIYOR
1.Savaş ne kadar gerekliyse, 2.Savaş o kadar gereksizdi. Bu sözleri ben söylemiyorum, Grozni’de cami avlusunda tanıştığım, Mashadov’un en yakın koruması Şah isimli komutan söylüyor. Savaş sırasında bir bacağını kaybeden genç adam, 2. savaşın Çeçen halkına çok büyük zararlar verdiğini, gerçekleri geç de olsa anladığını, ülkede şu anda çok güzel gelişmeler olduğunu anlatıyor.
Hala dağlarda olan bazı gençlerin Çeçenistan’daki güzel gelişmelerden haberdar olmadığını, haberdar olanların pişmanlık duyarak dağlardan indiğini ve normal hayata döndüğünü söyleyen komutan, Ramzan Kadirov’un kendileriyle yakından ilgilendiğini, bağımsızlık mücadelesinde en ön saflarda çarpışan mücahitlerin neredeyse tamamının şimdi Ramzan Kadirov’ın yanında olduğunu dile getiriyor.
Şah, halen dağda olanların kesinlikle halktan bir destek görmediklerini, Çeçen halkının bu insanları tamamen dışladığını, gerçekleri görenlerin hatalarından vazgeçerek normal hayata döndüklerini, kimsenin onlara baskı yapmadığını özellikle vurguluyor.
Aynı yerde tanıştığım Ruslan isimli Çeçen genç ise kısa bir süre önce dağdan indiğini söylüyor. Kendisine “Dağa hangi düşüncelerle çıktığını ve niçin mücadelesinden vazgeçtiğini” sorduğumda kısaca şunları söylüyor:
“Bizim hayalimizdeki Çeçenistan’ın gerçekleştiğini gördüm. Şu anda ülkemizde büyük bir din hürriyeti var. İsteyen herkes dinini yaşayabiliyor. Çok güzel camilerimiz açılıyor. Beş vakit namaz kılan, her zaman halkıyla birlikte olan imanlı-ihlaslı bir Cumhurbaşkanımız var. Biz ona karşı mücadele ettiğimiz halde o yine de bize sahip çıktı, bize her konuda yardımcı oldu. Dağda şu anda çok fazla kimse kalmadı. Ama ülkedeki gelişmeleri ve Ramzan Kadirov’un yaptığı güzel işleri görseler inanıyorum ki onlarda hatadan dönecekler.”
Son söz olarak şunu diyebiliriz:
Çeçen halkı, Kunta Hacı, Şeyh Mansur, İmam Şamil, gibi kahramanlarından ilham alarak Kafkasya’nın kalbinde yeni bir destan yazıyor. Çeçenistan, Kafkasya’nın parlayan yıldızı
olarak maddi ve manevi yükselişini sürdürüyor.
Çeçenistan’daki barış ve huzur ortamının, manevi gelişmelerin bölgedeki diğer ülkeleri ve halkları da yakından etkileyeceğini söylemek kehanet değil. Mübarek gün ve gecelerde, önemli dini müesseselerin açılış törenlerinde Rusya, Kafkasya ve Orta Asya’nın tanınmış din alimlerinin buluşmalarına sahne olan Çeçenistan, İslam inanç değerlerinin bölgede yeniden kökleşmesinde lokomotif görevini yapıyor.
Bir zamanlar Allah demenin yasaklandığı, dini kitap bulundurmanın silah bulundurmak kadar büyük suç sayıldığı bir coğrafyada şimdi ezan sesleri insanları felaha-kurtuluşa davet ediyor. İnanıyoruz ki, Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri, Kafkasya’nın parlayan yıldızı Çeçenistan’daki bu güzel gelişmeleri doğru okuyacak ve tavrını ona göre belirleyecek…
ipekyolugezgini@hotmail.com