Prof. Dr. Numan Kurtulmuş beraberinde Mehmet Bekaroğlu ile Kanal D’de yayınlanan Abbas Güçlü ile Genç Bakış’a katıldı. |
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş beraberinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Bekaroğlu ile Kanal D’de yayınlanan ‘Genç Bakış’ programına katıldı. Haliç Üniversitesi’nden canlı yayınlanan programa üniversiteli gençlerin ilgisi büyüktü. MAĞLUBİYET PSİKOLOJİSİ Türkiye’de siyasetle uğraşan ekseri kesimin batı medeniyeti karşısında kendi medeniyetlerini mağlup olarak kabul ettiklerini ve mağlubiyeti kabullenenlerin bu ülkeye bir şey veremeyeceklerini belirten Kurtulmuş, kendisine Davos meselesi sorulunca, önemli olanın Büyük Ortadoğu Projesinde Sayın Başbakan’ın eşbaşkanlığının devam ediyor olduğunu hatırlatarak ‘ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ dedi. |
Videoyu sitenize ekleyin... Mehmet Bekaroğlu ise Ak Parti iktidarı ve yerel yönetimlerinin reel politiğe teslim olduklarını ve bunun neticesinin yıllar sonra anlaşılacağını belirttiği konuşmasında AKP, CHP ve MHP genel başkanları ve belediye başkan adayları arasından zaman zaman ‘adamsın, değilsin’ tarzı seviyesiz bir siyasi üslubun süregeldiğini belirtti. Başbakan Erdoğan’ın bu seçim döneminde geçen dönemlerden farklı olarak ekonomide, özgürlüklerde bir vaatte dahi bulunamadığını zira Erdoğan’ın bu ülkeye verecek bir şeyinin kalmadığını söyledi. Bekaroğlu “Her biri seçmenini diğeriyle korkutuyor. İkisi de birbirinin oy kaynağıdır” dedi. Bir öğrencinin “Fark var diyorsunuz, fark hangisi. Erbakan ile farkınız var AKP gibi mi olacaksınız yoksa AKP’den mi farklı olacaksınız” sorusuna öncelikle kamplaşma üzerinden siyaset yapmayacaklarını, toplumun ortak değerleri koruma ve kutuplaşmadan yana olmayan bir siyasi üslubu benimseyecekleri belirterek cevap veren Kurtulmuş bunun yanında ABD, ve Tel Aviv’den gelen rüzgardan etkilenmeyen ancak orada ne tür rüzgarlar estiğini de iyi bilen bir yapıda olduklarını belirtti. SAADET, ANTİEMPERYALİSTTİR Genel Başkanı olduğu Saadet Partisi’nin öncelikle antiemperyalist özelliği ile ön plana çıkacağını, herkese refah, maneviyattan yana ve kutuplaşmadan uzak olarak bir siyaset güdeceğini söyleyen Kurtulmuş, bu dört prensibin ana ilkeleri olacağının altını çizdi. İstanbul’un tek ve öncelikli sorunu ahlak mı ki “İstanbul’u ahlakın başkenti yapacağız?” diye pankart asıyorsunuz, Erbakan trilyon davasından mahkum. Sizin anladığınız ahlak bu mu sorusuna karşılık Trilyon davasının 28 Şubat sürecinde açıldığını hatırlatan Kurtulmuş, Refah Partisi’nin kapatılmasıyla birlikte yetki Anayasa Mahkemesi’nde iken bu denetimin DSP’li Maliye Bakanlığı tarafından açıldığını belirterek “ 70 milyon biliyor ki bu dava anti demokratik bir süreçte sürdürüldü ve karar varıldı” dedi. Özgürlük, adalet ve refah ilkesini anlatan Kurtulmuş bunun herkese eşit şekilde verilen bir toplumsal erdem olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Ertuğrul Günay ile siyasi girişiminin hatırlatılması üzerine Türkiye’de siyasetin kimlikler üzerinde yapıldığını söyleyen Bekaroğlu, siyasetin toplumsal adalet üzerine kurulması gerektiğini belirtti. Sosyal adaletten yana olduğunu vurgulayan Bekaroğlu, insanların hukuk önünde eşitlik, kendisini rahatlıkla ifadesi, herkese gelir dağılımdan eşit pay hakkı gibi ideallerinin olduğunu belirtti. Neo-liberal politikaların büyük küçüğü yutar anlayışı ile sürdürüldüğünü belirten Kurtulmuş ise özgürlük, adalet ve refahın özellikle bu dönemde her insanın hakkı ve en büyük ihtiyacı olduğunu belirtti. Şu an emperyalizmin hakim olduğu tek kutuplu dünya sistemi ilke beraber sağcı solcu gibi kavramların güncelliğini yitirdiğini belirten Kurtulmuş adaletçi olup olmamanın günün ayrımı olduğunu belirtti. İSTANBUL ZATEN KÜLTÜR BAŞKENTİ İstanbul’un kültür başkenti olduğunu, şehircilik. geçmiş medeniyetlerden miras aldığı izleri ve birlikte yaşama imkanı ile bir model olduğunu belirten Bekaroğlu İstanbul için Paris Dubai gibi modellerin İstanbul için hakaret odluğunu söyledi. Bekaroğlu İstanbul’u Avrupa Kültür Başkenti yapmanın anlamı olmadığını zira İstanbul’un zaten dünyanın kültür başkenti olarak tüm kesimler tarafından kabul edildiğini belirti. “Size nasıl inanalım siz de diğerleri gibi iktidara gelince milli görüşü bırakırsanız!” şeklindeki bir soruya karşın Saadet Partisi’nin, Milli görüş’ün bir değerler sistemi üzerine kurulu olduğunu belirterek cevap veren Kurtulmuş, “Savunduğumuz bu değerler iktidara geldiğimizde unutacaksak siyasette bir dakika durmamızın anlamı yoktur.” dedi. SİYASET İKİ ŞEY İÇİN YAPILIR “Siyaset iki şey için yapılır yakın hedefler(rant, makam, mevki, dünyevi makamlar) ki bunu siyasette bulmak çok kolaydır. İkincisi ise adanmışlık duygusuyla kendini millete adayan bir siyasettir. Biz zor olanı tercih ettik. İsteseydik biz de bugün AK Parti’de olur ve makamlar üzerinde otururduk. AK PARTİ VE CHP’NİN SAMİMİYET TESTİ CHP’nin çarşaf açılımın doğru bulduğunu belirten Kurtulmuş, kendilerini tebrik ettiğini belirterek, 15 yaş altı Kuran Kursu yasağı, bin 400’ü aşkın kapalı Kuran Kursu ve geri alınan akşam Kuran Kursları genelgesi gibi üç problemin güncel olduğunu belirten Kurtulmuş, CHP’nin samimiyetinin bu problemleri meclise getirerek görüleceğini ve AKP’nin de bu konuda samimiyet testinde olduğunu belirtti. Cargill’i bir gecede yasalaştıran Ak Parti hükümetinin Kuran Kursu, katsayı meselesi ve başörtüsü yasağında milleti yedi yıldır oyaladığını belirten Kurtulmuş, iktidarın temenni değil icraat yeri olduğunu hatırlatarak Ak Parti’nin millete sadece mazeret ürettiğini söyledi. ERBAKAN’A KARŞI SİYONİST PROPAGANDA İsrail ile en büyük anlaşmaların Erbakan döneminde gerçekleştirildiğini iddia eden bir öğrencinin sorusuna bu meselenin bir Siyonist propagandadan ibaret olduğunu belirterek cevap veren Kurtulmuş, Erbakan döneminde bir tane bile anlaşma olmadığını bahse konu anlaşmaların Refah-Yol iktidarından dört ay evvel imzalandığını belirterek bunu kasıtlı bir Siyonist propaganda olduğunu vurguladı. Kadın adayları ile ilgili bir soru üzerine hiçbir teşkilatına kadın aday göster veya gösterme gibi bir baskı yapmadığını belirten Kurtulmuş, kadın aday açılımı kavramını kabul etmediklerini zira açılım denince sanki daha önce kapalı olunan kesimlere açıldığının anlaşıldığını belirten Kurtulmuş, “Bu memleketin çarşaflısı başı açığı, alevisi, sünnisi, Kürdü ve Türkü ile öz ve eşit vatandaşları olduğuna inanıyor ve kapımızı herkese açıyoruz” dedi. ÖTEKİLEŞTİRME TEKTİPLEŞTİRME BİZDE YOK Ötekileştirme kavramı üzerine konuşan Kurtulmuş, “Bizim medeniyetimiz farklı din, dil ve ırktan insanlara birlikte ve huzur bir yaşamı sağlamıştır, bizim lügatimizde ‘ötekileştirmek’ kavramı yoktur. Gayri Müslim olsa dahi her vatandaşımız sosyolojik olarak Müslümanlık potasındadır zira bizimle beraberdir. Herkes kendi yaşayış, din ve diyanetinde eşit ve özgürdür” dedi. Laiklik konusuna değinen Kurutlmuş, laiklik kavramının sekülerizmden dilimize geldiğini belirterek “Fransız mı, Anglo Amerikan mı, bizim laikliğimiz hangisi olacak. Biz laiklik kavramını anayasada tam ve eksiksiz olarak, yoruma gerek bırakmayacak bir şekilde yorumlamaktan yanayız.” dedi. Müslümanlıkla laiklik arasında bir kavga varmış gibi hava estirildiğini belirten Kurtulmuş, “Dinde zorlama yoktur prensibi İslam’da varken, Allah insanları yoktan yaratmış iken insanlara kendini tanıma, kendine iman etme konusunda bile tercih hakkı vermiştir. Tercihi her birey kendişi özgür iradesiyle yapacak. Biz kim oluyoruz da Allahın koymuş olduğu bu özgürlük alanlarını kısıtlayacağız. Kuran peygambere sen insanlar üzerine bir jandarma değilsin derken biz kim olalım da insanların inançlarına karışalım, onların inançlarına kısıtlamalara gidelim. Laiklikte de bir anasayal tanım ve devlet destekli inanç özgürlüğü gereklidir.” dedi. YAŞANAN KRİZ SON SEKİZ YILIN ÜRÜNÜ İşsizlik, üretimde düşüş gibi sinyallerin ülkemizde ekonomik sıkıntıların boyutlarını yansıttığını belirten bir öğrencinin, “Önereceğiniz yeni ekonomik model neleri içinde barındıyor?” sorusuna küresel ekonomik krizin henüz Türkiye’ye gelmediğini, mevcut sıkıntının son sekiz yıldır uygulanan ekonomi politikalarını sonucu olduğunu vurgulayarak cevap verenKurtulmuş, “ 17. IMF protokolü ile beraber Türkiye bu sıkıntılara gebe kaldı. Bu protokolün imzalandığını tarih tıpkı 24 ocak 1980 gibi bir negatif milattır.” dedi. Kurtulmuş konuşmasına şöyle devam etti: “Bu sekiz yıl içinde tezgah dağıldı ve Türkiye’de herkes ve her kurum borçlu hale getirildi. Tezgah dağıldı yani tarım destekleri indirildi. Tarımdaki istihdam mini–muma düşürüldü son iki yılda birbuçuk milyon çiftçi köyden şehre göç etti. Bugün esnaf ve sanatkar 21 kalem vergi ve fon yükü altında ezilirken özelleştirme adı altında Tüpraş, Telekom, birleştiriyoruz adı altında bankacılık sektörü ve nihayetinde beşinci adım ise Türkiye’nin sanayi sektörünün yabancıların eline geçiyor olmasıdır ki bunlar elimizdeki en değerleri ekonomi varlıklarımızın yok pahasına elden çıkarılması demektir. Sadece temmuzdan bu yana bir buçuk milyon insan işsiz hale gelmiştir. 150’ye yakın büyük şirketler üretimi durdurma noktasına gelmiştir. Türkiyede herkes ve her şey borçlu hale gelmiştir. Bunların sebebi IMF ile ısrarla ve halka rağmen imzalanan anlaşmalardır. 2004’ten bugüne kadar kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı yüzde bin 600 artmış. Dubai modeli olarak dayatılan bu model bir ilktir. Cari açıkla ve dışarıdan gelen düşük ithal mallarla bir kalkınma modeli gerçekleşemez. Başbakan meydanda IMF ile anlaşmayacağız demiyor. Çünkü ekonomiyi IMF’ye bağlı hale getirdi. Ama biz takipçisi olacağız. Seçimden sonra anlaşma yaparsa sayın Başbakan’ı milletimize şikayet edeceğiz.” HEPİMİZ AYNI MEDENİYETİN ÇOCUKLARIYIZ Hükümetin TRT6 ile oluşan açılımı kendisine sorulan Kurtulmuş, güneydoğuyu karış karış bildiklerini orada ekonomik geri kalmışlığın bertarafı ve özgürlüklerin sağlanması konusunda ayrım yapmaksızın bunların teminatı olduklarını belirterek, terör meselesinin ise AB ve ABD önderliğinde değil,Türkü ve Kürdüyle bu toprakların öz evlatlarının kendi aralarında çözülmesi gerektiğini belirtti. Türkiye, Kerkük, Gümülcine, Musul sorunlarını çözemeden kendi sorununu çözemez diyen Kurtulmuş, Saadet Partisi olarak iç politikada olduğu gibi dış politikada da farklı bir vizyona sahip olduklarını belirtti. Kurtulmuş, kamu görevlilerinin de davranışlarına dikkat etmesi gerektiğini belirterek “Güneydoğu için Gaffar Okkan örneği var; başka bir ilde nasıl davranıyorsa Diyarbakırlıya da öyle davrandı. Hepimiz aynı medeniyetin çocukları, aynı ülkenin yurttaşlarıyız. Herkesi yeniden kucaklayacak bir vizyona ihtiyaç var ve bu ancak Milli Görüş ile mümkündür” dedi. Gazi Mustafa Kemal hakkındaki görüşleri sorulan Kurtulmuş, kendi dedesinin de bir cumhuriyet subayı olduğunu belirterek” Dedem ‘Eğer buğday bulursak o günü ziyafet bilirdik’ diye anlatırmış. Biz kazma küreklerle savaş kazanmış bir milletiz ve bu kurtuluş mücadelesinin öncüsü Atatürk’tür ve ona en azından bu kurtuluş mücadelesi için saygı göstermek gereklidir.” dedi. Mustafa Kemal Atatürk’ün, Bağımsızlık, Antiemperyalizm, Cumhuriyet gibi erdemleri bize emanet bıraktığını belirten Kurtulmuş, ”Bu üç trmel ilke Mustafa Kemal’den almamız gereken iradedir.” dedi. HEPİNİZ KARDEŞSİNİZ Salonda öğrenciler arasında tansiyonun yükselmesi üzerine araya giren Kurtulmuş, “Sağcı, solcu, liberal, milliyetçi olabilirsiz. Tartışın, düşünün, fikirlerini birbirinize aktarın ancak şu noktayı unutmayın ki hepiniz bu cumhuriyetin bu ülkenin evlatlarısınız ve hepiniz kardeşsiniz…” diyerek salonu yatıştırdı. AKP ve CHP’nin Saadet üzerinden siyaset yaptığının belirtilmesi üzerinde Kurtulmuş, “Düne kadar Saadet Partisi görmezden geliniyordu. Bugün iki partinin de tek çekindikleri siyasi hareket biziz” dedi. KURTULMUŞ’A ‘ONE MINUTE’ SORUSU Davosta siz olsaydınız “One Minute” yerine ne derdiniz sorusuna, Kurtulmuş şöyle cevap verdi: “Davos’tan yirmi üç gün önce başladı Gazze borbardımanları. Biz olsaydık Davos’ta o toplantıya gitmezdik zira biz o güne kadar İsrail ile tüm ilişkilerimizi dondururduk. Biz bunu bir insanlık meselesi olarak görüyoruz. Biz Filistin’de ölen bir müslümanı Rachel Corrie’den farklı görmüyoruz. İsrail 1967’den beri 98 BM kararları görmüş ama hiçbirini uygulamamış. İsrail’in bu saldırganlığı ancak siyasi bir irade ve ısrarın ortaya konulmasıdır. Saldırılar durana kadar büyükelçimiz geri çekilmeliydi. Türkiye bu kararlığı gösterseydi işgal yirmi üç gün sürmez İsrail bu saldırılarını devam ettiremezdi.” BİZ “ONE MINUTE” DEMEZ “DURUN BİR DAKİKA!” DERİZ. Psikoloji bölümünde okuyan bir bayan öğrencinin “Siz orada olsaydınız ‘One Minute’ der miydiniz? Yoksa ‘Davos benim için bitmiştir’ deyip meydanı terk mi ederdiniz, nelere ‘one minute’ diyeceksiniz?” sorusuna Kurtulmuş’un cevabı: Öncelikle teşekkür ederim. Bir kere biz ‘one minute’ değil Türkçe “Durun Bir Dakika!” deriz. Kime “Durun Bir Dakika!” deriz. • Türkiye’nin üslerini kullanarak ortadoğu’ya 131 Bin sorti yapan ABD’nin ve NATO’nun uçaklarına “Durun bir Dakika” deriz. • Türkiye’nin halkını yoksullaştıran, işsizleştiren IMF’nin memurlarına “Durun bir dakika! Çıkın şu kapıdan dışarı” deriz. • Biz kime “Durun Bir Dakika!” deriz. Türkiye’yi yıllardır AB’nin terbiye salonlarında eline ev ödevleri verip, yap şu ev ödevlerini diyen AB komiserlerine “Durun Bir Dakika!” deriz. Bunları yapmazsak da yemin ediyorum ki bir saniye bile siyasetin içinde durmayız! |
Genc Bakis
bilpor- Admin
Mesaj Sayısı : 196
Kayıt tarihi : 28/09/07
- Post n°1