Saadet Forum

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


2 posters

    Müjdelemeyin, Korkutun ve Haykırın Cehennemi!

    SAHRA_01
    SAHRA_01
    Üye
    Üye


    Mesaj Sayısı : 13
    Kayıt tarihi : 01/10/07

    Müjdelemeyin, Korkutun ve Haykırın Cehennemi! Empty Müjdelemeyin, Korkutun ve Haykırın Cehennemi!

    Mesaj tarafından SAHRA_01 Salı Ekim 02, 2007 10:51 am

    Müjdelemeyin, Korkutun ve Haykırın Cehennemi!

    "Yanlış duymadınız. Haykırın Cehennemi nefsinize ve ulaşabildiklerinize. Zira bu sıralar pek anılmaz oldu Cehennem, Cennet’in yanında. Müjdelemekten rahmeti, vakit bulamadık korkutmaya nefsimizi ve çevremizi Cehennemden. Halbuki Allah (C.C.) dengelemiş hemen hemen her hitabında bize ümit ve korkuyu.

    Çok şey istiyoruz, hep güzel şeyler istiyoruz, hem de hemen istiyoruz, hem de en pratik yoldan istiyoruz. Hiç emek sarfetmeden. Bir tuşla ya da bir tıkla ya da bir aloyla ya da bir düşünüşle ya da bir sözle.... Kolaylık ve hız devri ya bu devir. Reklamlarda da hep sunulan şeyler bize bir dokunmakla hayatı kolaylaştırıyor ya. Biz de artık alıştık bu kolaylığa, bu tembelliğe. Gerek dünyevi gerekse uhrevi güzel neticeleri basitçe elde etmeyi ümit eder olmuşuz. Sanki kendimizi mucizelere mazhar olacak kadar yüce görmek istiyoruz.

    Oysa gerek bu fani dünyada gerekse ebedi alemde “Cennet ucuz değil, cehennem lüzumsuz değil”.

    Bir cami çıkışı sadakayla Cennet’i hak edeceğimizi, yok yok kesin hak ettiğimizi düşünür olmuşuz. Evet ihlasla verilen bir sadaka belki insanı Cennet’e götürür. Ama ne hikmetse Allah’ın bariz emirlerine aykırı yaşamanın bile Cehennem’e götüreceği korkusunu hissetmiyoruz artık. Allah en büyük günahları bile affeder ya.

    Zayıflayamamanın en temel sebebi nefse hakim olamamaktır. Gerek gereğinden çok enerji almamak için az yeme yönünde gerekse hareket ederek aldığın enerjiyi ve/veya fazlasını harcama yönünde. Halbuki zayıflama problemine çözüm üretme yönünde o kadar çok fırsatçıya fırsat vermişiz ki, milyar dolarlardan bahsedilen zayıflama sektörünü üretmişiz. Tek sebebi “irade zayıflığı”; daha doğrusu zaten yok denecek kadar zayıf olan irademize güvenip, İrade-i İlahiyeyi kulak arkası etmemiz. Başka bir ifade ile Cenab-ı Hakk’ın gösterdiği doğruları öğrenmek ve uygulamak yerine aslında olmayan aklımıza başvurmuşuz ve irademize güvenmişiz. Kısaca aleni bir şekilde şirk-i hafi yapmışız. O’nun anlattıklarını çoğu zaman dinlemeden, haşa “daha doğru”, “daha pratik”, “daha kolay” ları aramışız. Yani “kul” olduğumuzu unutmuşuz.

    Kul olduğumuzu unuttuğumuzdandır ki, emirlerine itaat etmemişiz, yanlış yollara sapmışız. Kimi zamansa “alışkanlık” perdesine sığınıp kafamızı kuma sokmuşuz. İstesek de bu devirde yapamayacağımızı düşünmüşüz. “Zaten affeder” demişiz, “bu kadar günahların saldırdığı bir devirde” demişiz ama farzlar ve kebair asgari sınırını bile kabul edememişiz. Çocuk gibi kul olduğumuzu bile bile O’na karşı inat etmişiz, naz yapmaya çalışmışız. Bize düşen emredilen görevlerimizi yapmadan ağlayıp sızlayıp istediğimizi istemişiz ve halen istiyoruz. Çocuk gibi büyüyememişiz, olgunlaşamamışız. Üzerimize düşen kulluk sorumluluğunu taşıyacak olgunluğa erememişiz.

    Maalesef nazlanma zamanı geride kaldı. Çocuk değiliz ki artık çocukça davranalım. Çocukken aczimize binaen bize tanınan öğrenme dönemi bitti. Öğrenme döneminde iken bize tanınan toleranslar artık yok. Çocukken ağlayarak, nazlanarak elde ettiklerimizi artık ağlayarak, sızlanarak elde edemeyiz. Cenab-ı Hakk’ın bu dünyada cari emirlerine uymadan dünyayı kazanamayacağımız ve huzurlu bir dünyada yaşayamayacağımız gibi ahirete müteallik emirlerine riayet etmeden de ne bu dünyada ne de ahirette hakiki huzuru elde edemeyiz.

    Bir düşünelim lütfen. İnsan hiç amirinin yanında onun huzurunda vazifesini boş verebilir mi ? Vazifesinden kaytaran kimse bile, amiri geldiğinde hemen kaytarma vaziyetini bırakıp vazifesine döner. Bize ne olmuş ki nefes alış verişimiz dahi O’nun (C.C.) elinde olanın huzurunda olduğumuzu bile bile vazifelerimizi boş verebiliyoruz.

    Belki de pek çoğumuzu aldatan affedilme ümidi olmasın sakın. Yani şeytan sağdan yaklaşıyor olmasın! Hep “O öyle merhametli ki..” diye O’na sığınıyor gözükerek vazifelerimizin dışına çıkıyor olmayalım ? Hiç O’nun isteğinin dışına çıkarak O’na sığınılır mı ? Ancak şuur dışı hatalarımız sonrası geri dönüşlerimiz müstesna. Ama biz şuurlu olarak, bile bile, “...nasıl olsa affeder...” diye diye çıkar olmuşuz kulluktan. Hep O’nun şefkatli yönlerini düşünüp, hiç Celalî isimlerini ve sıfatlarını ve ihtarlarını düşünmemiş, kulak ardı etmişiz hep.

    Ey taşkın nefsim ve benimle beraber bu yazıya muhatap olan taşkın nefis sahibi kariler ! Bu asır özellikle Cehennem asrı. Cehennemin hatırlanması ve hatırlatılması gereken bir asır. Müjdeleyici ayetlerden çok korkutan ayetlerin okunması gereken bir asır. Zira O’ndan gerçekten korkan ve her an O’nun huzurunda olduğunu bilen kimse, edepsizlik yapmaz, yapamaz. Korkmaktan ve korkutmaktan niye bu kadar kormuşuz ya da korkutulmuşuz ve kaçıyoruz acaba ? Kaçalım peki ama nereye ? Kime ? Varsa ve mümkünse hep beraber kaçalım O’nun mülkünden daha huzurlu bir yere ? Neden kendimizi korkutulmaya ihtiyaç duymayacak kadar olgun zannediyoruz. “Olgun insan öz disipline sahip olurmuş, korkutulmaya ihtiyaç duymazmış, ...” Kim demiş bunları ?

    Korkalım ve korkutalım etrafımızdakileri hiç bir zaman olmadığı kadar O’ndan ve O’nun cehenneminden. Çünkü O korkutmuş ve korkmamızı istiyor Kendinden. Ve yine O’nu sevdirmeye belki de o kadar az ihtiyacımız var sanki bu devirde; emirlerine son derece uzak yaşayanların dahi ümit besleyebildiği kadar zaten seviliyor. O’nu yanlış bir şekilde o kadar çok sevdiğimizi ve O’nun da bizi yanlış bir bakış açısıyla o kadar çok sevdiğini zannediyoruz ki, sanki artık herşeyi yapmamıza izin verdiğini, bizim için bütün emirlerini ve yasaklarını kaldırdığını düşünür olmuşuz. Biz yapalım, o affeder demişiz. Cenneti dünyada mı istiyoruz yoksa ? O’nu hakiki sevmek O’na koşmak değil midir ? O’ndan hakiki korkmak da yine O’na kaçmak değil midir ? Teşbihte hata olmasın; annesinin tokatından korkan çocuk yine annesine kaçmaz mı ?

    Bunların da temelinde, anne ve babalarımızın bizleri O’ndan çok sevmeleri ve O’nun rızası dışındaki yaşamalarımıza toleransla bakmaları yatıyor olmasın sakın. Hem kendilerine hem de Yaratıcımıza karşı hürmetsiz davranmamıza kendileri sebep olmuş olmasınlar sakın. Sakın biz de onları bahane etme vartasına düşmeyelim ? Sakın biz de çocuklarımıza karşı, modernite, demokrasi, özgürlük vb. diye diye aynılarını yapıyor olmayalım. Neden anneler babalar Şefkat-i İlahiye’den öte şefkat etmeye kalkarlar ? O’nun izin vermediğine izin verirler. Neden bu yanlış gidişata bir sürü alim ve/veya alim görünen zalimler bilerek ya da bilmeyerek gaz verirler ? Hep müjdelerler, hiç korkutmazlar. Neden ?

    Cehennem var arkadaşlar, Cehennem var. Haykıralım artık nefislerimize ve etrafımıza avazımız çıktığı kadar, “Cehennem vaaaaaar !”. Hiçbir zaman haykırmadığımız kadar yüksek sesle haykıralım. Cennetten çok cehennemi haykıralım. Bu zamanda nefislerin çoğu zaten cennete girmeyi sadece ümit etmiyor, garanti bile görüyor. Oysa cehenneme girmekten korkmayı bir kenara bırakın cehennemin olmadığını söyleyecek seviyeye varıyor nefisler bu sıralar. Allah’ın yarattıklarını yakamayacağını bile düşünüyor bazı sapkın gruplar. Allah’a kaçtığını zannederek Allah’tan kaçan çok bu aralar...

    Yanlış anlama sakın ey Kari. Nefsime haykırdım bunları. Ancak şeytanın yeter artık ikazları konsantrasyonumu bozdu ve kalemimi bıraktırdı. Yoksa şeytan konsantrasyonumu bozdu bahanesinin arkasına mı sığınıverdim ? Bari son bir hamle ile sizlere de göndereyim istedim. Sizler de nefsinize okuduktan sonra beğendiğiniz ve tasvip ettiğiniz halde şeytanın bu yazıyı neşretmenize engel olmasına fırsat vermeden iletin, anlatın, okuyun, okutun başkalarına...

    Yazdıklarımıla zahiren ters düşer gibi görünse de, vazifemizi yaptıktan sonra sığınacağımız kapıya sığınıyoruz...

    “Sürç-ü lisan etti isem affına sığınıyorum Ya Rabbim !”


    Selametle
    sahin.demirci
    sahin.demirci
    Çalışkan Üye
    Çalışkan Üye


    Mesaj Sayısı : 27
    Yaş : 54
    Kayıt tarihi : 01/10/07

    Müjdelemeyin, Korkutun ve Haykırın Cehennemi! Empty Geri: Müjdelemeyin, Korkutun ve Haykırın Cehennemi!

    Mesaj tarafından sahin.demirci Salı Ekim 02, 2007 4:38 pm

    ALLAH´cc razi olsun

      Forum Saati Cuma Nis. 26, 2024 2:28 pm