Saadet Forum

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


    Ben 10Kez Erdogan En Az 110Bin Kez

    bilpor
    bilpor
    Admin
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 196
    Kayıt tarihi : 28/09/07

    Ben 10Kez Erdogan En Az 110Bin Kez Empty Ben 10Kez Erdogan En Az 110Bin Kez

    Mesaj tarafından bilpor C.tesi Mart 21, 2009 4:19 am

    Ben 10Kez Erdogan En Az 110Bin Kez 88199
    Kurtulmuş, Erdoğan`dan farkını, "Ben Başbakan gibi bağırmam, bizim üslubumuz yapıcı ve nazik" şeklinde ortaya koydu.
    Gazeteport`a konuşan Saadet Partisi lideri Numan Kurtulmuş, Doğan Grubu`nun AKP`yi zayıflatmak için partisini ön plana çıkardığı iddiaları için, "Asılsız ve haksız ihtam" yorumunu yaptı, "Doğan Medyası`nda ben 10 kez Erdoğan 110 bin kez yer aldı" diyen Kurtulmuş, Erdoğan`dan farkını, "Ben Başbakan gibi bağırmam, bizim üslubumuz yapıcı ve nazik" şeklinde ortaya koydu.
    Gazeteport yazarı Safile Usul son dönemde dikkatleri üzerinde toplamayı başaran Saadet Partisi`nin lideri Numan Kurtulmuş`la yaklaşan yerel seçimleri konuştu. İşte Safile Usul`un soruları ve Kurtulmuş`un içten yanıtları:
    BEN 10 KEZ, BAŞBAKAN 110 BİN KEZ YER ALDI
    -AKP çevrelerinde şöyle bir iddia dile getiriliyor; Doğan Medya Grubu AKP’yi zayıflatmak için Saadet Partisi’ni ön plana çıkarıyor?

    (sinirlenerek) Bu çok asılsız ve çok haksız bir itham. Herkes baksın. Ben Ekim 2008’de genel başkan oldum. Doğan medyasında en fazla 10 kez yer aldım. Başbakan, ama, 110.000 kez yer aldı Doğan medyasında.
    BAŞBAKAN GİBİ BAĞIRMAM
    -Hafta sonu televizyonda miting konuşmanızdaki sesinizi ilk duyduğumda Tayyip Erdoğan konuşuyor sandım…..
    Bunu ilk defa sizden duyuyorum. Böyle bir benzerlik olduğu konusunda kimse bana şu ana kadar birşey söylemedi. Benim için genellikle daha sakin denir. Ben hem bilimsel konuşurum ama hem de sokağın dilini de konuşurum ama bizim tarzlarımız farklıdır. Başbakan her şeyi çok bağırarak anlatır. Aslında ben kendimi kimse ile mukayese içinde anlatmak istemiyorum. Her insan kendi içinde bir alemdir.
    MÜTEVAZİ OLDUĞUM ELEŞTİRİLERİ ALIYORUM
    -Başbakan çok şişkin bir egoya sahip. Siz?
    Kendi hakkımda konuşmam ama bana gelen en büyük eleştiri çok fazla mütevazi olmam ve kendimi değil, ekip çalışmasını ön plana çıkarıyor olmamdır.
    -Başbakan Tayyip Erdoğan sizi geçen sene partisine davet etmişti. Neden?
    O zaman ben Saadet Partisi’nde genel başkan yardımcısıydım. Evet, davet etti. Ama nedenini ona sormanız lazım.

    -Yakın çalıştığınız dönemler oldu mu Erdoğan’la?
    Başbakan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken ben de Fazilet Partisi’nin İstanbul İl Başkanıydım.
    -Peki, AKP neden milli değil?
    Bir söz vardır. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Yaptıkları işlere bakmak lazım. 7 yıllık icraatları var. AKP Kemal Derviş’den devralınan 17. ve dışa bağımlı ekonomik modeli sürdürdü hep. Başbakan kendi sözüyle Büyükortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı olduğunu söyledi. Üçüncüsü de, AB süreci. AB Türkiye’ye tek taraflı olarak neyi telkin ettiyse, Hükümet onu yaptı.

    ANAYASA`DA LAİKLİK YORUMU LAZIM
    - AKP ile laiklik konusunda gerilimler yaşandı. Kapatma davasına kadar uzandı bu süreç. Siz bu konuda nasıl davranırsınız?
    Laiklikle ilgili bir tereddüt yok. Ama laikliğin farklı yorumları var. Anglo-sakson laiklik var, Fransa tipi laiklik var. Fransa’da, mesela, sekülarizm akımı kiliseye dayalı aristokrasi ile halkın bağlarını koparmanın adıdır. Ama bizde aristokrasi olmadığı gibi, bir ruhban sınıfı da hiç olmadı.

    BİZDEKİ HİLAFET DİNİ YÖNETİM DEĞİLDİ
    -Bizde de Hilafet vardı…..
    Hilafet dini değil, siyasi bir yönetimdir. Hilafetin bugünkü karşılığı İslam Konfrenası Örgütü’nün genel sekreterliğidir. Bugünkü pratik sorun şu ki, Anayasa’da laikliğin bir tarifi yok. Anayasal tanımda dini düşünce nereye kadar toplumsal hayata müdahale edecek, devlet nereye kadar dine müdahale edecek sorusunun cevabının belli olmamasıdır.
    -Sizin bu soruya cevabınız nedir?
    1. Herkes özgürce inançlarını yaşayabilmeli, 2. devlet kimseye bir dinin yorumunu empoze etmemeli.

    MÜLKİ ALANDA BAŞÖRTÜSÜ SERBEST OLMALI
    -Mülki alanda türban serbest olmalı mı?
    İnsan bir şeye inanıyorsa, onu özgürce yaşayabilmeli.
    -Anayasa Mahkemesi’nin içtihatı böyle değil ama. Anayasa Mahkemesi mülki alanda türbana izin vermiyor.
    Mühim olan toplumun ihtiyaçları. Anayasa Mahkemesi’nin bir yorumu var. Gerekli bir Anayasa değişikliği yaparsanız, bu sorun çözülür. Şu ana kadar Türkiye’de Anayasa’yı ya askeri darbeler yaptı veya AB. Millet 22 Temmuzda Hükümet’e bunu değiştir diye yüzde 47 oy verdi.

    “BÜYÜK BİR ÇIKIŞ YAPACAĞIZ"
    -Yerel seçimlere gelelim. Yerel seçimlerde AKP’yi ne kadar zorlarsınız?
    Saadet Partisi yerel seçimlere AKP’yi zorlamak olarak bakmıyor. 40 tane parti var. AKP de bunlardan biri. Bu yerel seçimler Saadet Partisi için 3. büyük çıkış olacak. Bu yerel seçimlerle birlikte halkın geniş kesimleri için yeniden umut haline geliyoruz. İşaret fişeğini bu yerel seçimle atacağız. Oy oranı veremem ama büyük bir çıkış yapacağız.
    -Seçim afişlerinize, “Fark var” sloganı hakim. “Adanalı” dizisindeki şarkı. O şarkıdan mı esinlendiniz?
    O şarkıdan değil ama bizim afişler düşünüldüğünde o şarkı da tanınmıştı. Hatta, bu parçanın seçim müziği olması önerildi ama bunu uygun görmedik.
    -Saadet Partisi’ne rap parçası olmaz diye mi?
    Yoo. Ama istemedik.

    FARKIMIZ: YAPICI VE NAZİK OLMAMIZ
    -Farkınız nedir? Neyiniz farklı?
    Muktedir ve omurgalı olan ama çatışmacı olmayan. Farkımız bu. Horoz dövüşüne yanaşmamak.
    -İyi de, bu anayasa düşüncelerinizle çatışma çıkar. CHP, mesela, buna yanaşmaz.
    Kastettiğim şu. Mesela CHP bir çarşaf, türban açılımı yaptı. Onlara teşekkür ettik. “İyi oldu.” dedik. Başbakan Davos’ta bir çıkış yaptı. Onu da destekledik. Biz nazik ve yapıcı bir siyaset izliyoruz. Farkımız bu. Bunun dışında, halk oy verirken AKP’den 4 şey bekledi; 1. refah payının artması, 2.özgürlüklerin sağlanması, 3. mevcut statükonun millet lehine değişmesi…

    MEVCUT STATÜKO DEĞİŞMELİ
    -Mevcut statükonun değişmesi?
    Bürokratik oligarşinin millet üzerindeki haksız hakimiyetinin değişmesi. Bu üç talep milletin 3 Kasım 2002 seçimlerindeki talepleriydi. 22 Temmuz 2007’de bu üç talebe bir talep daha eklendi. Sivil demokratik bir anayasa yapılması. Ama AKP milletin taleplerini yerine getirmedi. Millet bunları görüyor.

    KILIÇDAROĞLU HAKKINDA KONUŞMAM
    -Yerel seçime ilişkin olarak yine, Kılıçdaroğlu’nu nasıl değerlendiriyorsunuz?
    Bu sorunuza cevap vermeyeceğim. Saadet Partisi birçok ilde iddialı bir parti. Bu artık medyaya da yansıyor. Benimle Saadet Partisi hakkında konuşmanızı isterim.

    SP MİLLİ VE ANTİ-EMPERYALİST
    -Başka bir husus. AKP ile SP mukayesesi yapıldığında çok kişi, “Saadet Partisi AKP’den daha milli” diyor. Neden sizce?
    Ben miting meydanlarında konuşurken Saadet Partisi’ni hep şu 4 özelliği ile tanımlıyorum; 1- yerli, milli bir parti, dünyada olan biten her şeyden haberi olan, Brüksel’de, Moskova’da, Tel Aviv’de neler oluyor, neler konuşuluyor, hangi rüzgarlar esiyor, bunu bilen ama yerel ve milli bir eksende hareket eden, 2- herkese özgürlük ve adalet diyen…..
    -Özgürlükten kastınız AKP gibi başörtüsü mü?
    İnsanların inançları, inançlarını yaşayabilmeleri, düşünceleri ifade edebilmeleri de var, sendikal haklar da, bireysel haklar da. Hepsi var. 2. bu. 3. biz anti- emperyalistiz.
    -“Anti-emperyalist”ten kastınız ?
    Egemen güçlerin bölgeye dayatmak istedikleri teslimiyetçi politikalara değil, kendimize göre siyaset. İMF’nin ekonomik programları, AB’nin terbiye salonunda bekletiliyor oluşumuz, bu bekletilmeye müsaade ediyor olmak, bunlar mesela yaşadıklarımız. Bizim sahip olduğumuz siyaset ise, bu değil. 4. özelliğimiz de maneviyatçı kalkınma. Toplumlar sadece iktisatları ile değil maneviyatları ile de kalkınırlar. Bizim 4. özelliğimiz, işte, maneviyatçı kalkınma siyasetidir.

    AB OLMAYACAK DUAYA AMİN DEMEKTİR
    -Avrupa Birliği projesine nasıl bakıyorsunuz?
    Şu ana kadar 5 başbakan, buna şimdiki başbakan da dahil, hep, “AB bizim için bir medeniyet projesidir” dedi. Bu cümle, temeldeki hatanın kilit cümlesi. Bizim medenileşmek için AB’ye ihtiyacımız yok. Bizim medenileşmek için AB’ye ihtiyacımız yok. Bu tezle girerseniz bu konuya olmuyor. Bu tam bir teslimiyet. Siz böyle girince konuya, AB de, “Hoşuma gidersen seni alırım” diyor. AB, bir defa, Avrupa’nın kendi içinde devam eden bir süreç. Ben 20 yıldır akademik olarak AB’yi çalışıyorum. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde uzun yıllar öğretim üyeliği yaptım. AB’nin nerede, nasıl duracağını bilmiyoruz. AB bize, “2014’de seninle konuşmaya, görüşmeye başlayabilirim” diyor. Lütfen bu cümleyi aynen yazın; bu cümle Türkiye’nin asla AB’ye üye olamayacağını gösteriyor. Onun için, AB’ye üyelikten söz etmek, olmayacak duaya amin demektir.

    AB’YE ALTERNATİF TÜRK DÜNYASI, BALKANLAR, D-8
    -Sizin düşündüğünüz alternatif nedir AB yerine?
    Çok yönlü ve şahsiyetli bir politika. Rusya’da, ABD’de, Türk dünyasında, Balkanlarda, İslam Konferansı Örgütü’nde etkili bir ülke. Türkiye D-8’leri de (Erbakan’ın kurduğu Gelişmekte olan ülkeler birliği-Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır, Nijerya –SU’nun notu) daha etkili bir hale getirmek zorundadır. Türkiye bir amiral gemisidir. Tek yer odaklı değil, çok taraflı ilişkiler kurmalıdır.
    -Siz olsaydınız hükümette ne yapardınız? AB müzakere sürecini keser miydiniz?
    AB’ye girmeden Gümrük Birliği’ne giren başka hangi AB ülkesi var? Yok. Sadece Türkiye var. Fındık ve tarımda kota konulan kim var başka? Yok. Türkiye var. Bu şartlarda neden devam edelim AB ile müzakerelere? Devam etmezdik.

    REFERANDUM OLSA HALK AB’YE, “HAYIR” DER
    Halk sizin AB ile müzakereleri kesme görüşünüze destek verir mi?
    Ben üniversitede uzun yıllar öğretim üyeliği yaptım, hala da yapıyorum. Bizim gençlerimizin büyük bir kısmı AB’ye karşıdır. Bunun dışında, AB halka yanlış tanıtıldı. Her kilidi açan bir maymuncuk gibi sunuldu. Halk zannetti ki, “Benim oğlum eline bavulunu alacak, Avrupa’da nereyi isterse, oraya gidecek.” Bunun böyle olmadığı artık anlaşıldı. Kıbrıs’daki çifte standart da iyice görüldü. Bugün bir referandum yapılsa, halkın AB’ye razı olmadığı görülür. 2 yıl önce durum böyle değildi ama bugün durum farklı. Bir referandum olsa, bu durum görülür.
    Gazeteport

      Forum Saati Perş. Mart 28, 2024 4:41 pm